Onursal Başkanımız İnş. Yük. Müh. Fahamettin Akıngüç'ün “Kültür’ün Esas Unsuru İnsandır” Başlıklı Röportajı Yayımlandı

İstanbul Kültür Üniversitesi Mütevelli Heyet Onursal Başkanı İnş. Yük. Müh. Fahamettin Akıngüç’ün Cumhuriyet gazetesine verdiği özel röportaj “Kültür’ün esas unsuru insandır” başlığı ile yayımlandı. 

‘Kültür’ün Esas Unsuru İnsandır’

Fahamettin Akıngüç: Atatürkçü, çağdaş bir eğitim felsefesinin ve gelecek vizyonunun yetkin bir ifadesi.

Babası Halil Akıngüç gibi mühendis kökenli bir eğitimci, Kültür Okulları’nın kurucusu Fahamettin Akıngüç. Eğitimciliği ilk, babasının 1932’de, Eskişehir’de hizmete açtığı Kültür Dersevi’nde deneyimlemiş hatta resmi olarak ilk öğretmenliği de orada yapmış. Mühendislik eğitiminin ardından mesleğine yoğunlaşan Akıngüç, 14 yıl aktif ve başarılı mühendislik kariyeri inşa etse de şartlar onu ilk göz ağrısı, baba yadigârı eğitimciliğe yönlendirmiş. 5 Eylül 1960’ta Milli Eğitim Bakanlığı’ndan, bugün İstanbul Kültür Üniversitesi, Kültür2000 Koleji, Kültür Koleji Eğitim Vakfı’nın başlangıç noktası olan Kültür Koleji’nin açılış izni belgesi gelmesiyle de hayatı 7/24 eğitim olmuş. Aradan geçen 60 yıl içinde eğitim ağını anaokulundan üniversiteye kadar tüm kademelerde geliştiren Kültür Okulları’nın felsefesi kendisinin de vurguladığı gibi hiç değişmedi: “Esas unsur insan.”

“Fahamettin Akıngüç-Kendini Eğitime Adamış Bir Mühendis” adlı kitap, onu bugünlere taşıyan onurlu ve üretken 93 yıllık bir özgeçmişin, insan odaklı, Atatürkçü, çağdaş eğitim felsefesiyle kurduğu ve ailece emek koydukları okulların ve gelecek vizyonunun yetkin bir ifadesi. Akıngüç ile kitabını, eğitimciliği ve Kültür Okulları’nı konuştuk.

İnsan odaklı bir eğitim işletmesi

Kurucusu olduğunuz okulların kuruluşu ile felsefesini, felsefenizi anlatır mısınız?

Eğitimle olan bağımı ve Kültür Koleji’nin felsefesi ile kuruluşunu, babam Halil Akıngüç’ün 1932’de, Eskişehir’de hizmete açtığı Kültür Dersevi’nden bağımsız anlamak da anlatmak da mümkün değil. Kültür Dersevi’nin Eskişehir’de başlayan öyküsü, 1945’te ben Teknik Üniversiteyi kazanınca İstanbul Laleli’de müstakil bir binanın ikinci katında devam etti. Bana eğitimciliğe adım atma cesaretini ve tecrübesini kazandıran ilk çatıdır Kültür Dersevi. Babam vefat edinceye kadar Dersevi aktif olarak çalışmalarını sürdürdü. Vefatının ardından mühendislik kariyerimin yanında dersevinde öğretmenliğe devam etmeye çalıştım. Bir süre sonra mühendisliğin yoğun temposunda, öğretmenliğe gereken kaliteli zamanı ayıramadığımı gördüm.

Eğitim işi bir hizmet. Bilgiye ve ilgiye ihtiyacı olan öğrencilere karşı yüksek sorumlulukla çalışmak babamın temel prensibiydi. 2 Mayıs 1959’da, Kültür Koleji’nin açılışı için İstanbul Valiliği’ne dilekçemizi verdim. 5 Eylül 1960’ta ise bugün İstanbul Kültür Üniversitesi, Kültür2000 Koleji, Kültür Koleji Eğitim Vakfı’nın başlangıç noktası olan Kültür Koleji’nin açılış izni belgesi Milli Eğitim Bakanlığı’ndan geldi. 60 yıl içinde Kültür, eğitim ağını anaokulundan üniversiteye kadar tüm kademelerde geliştirdi. Felsefemize gelince... Kültür’ün felsefesinde 1932’den bu yana esas unsur insandır. İnsan odaklı bir eğitim işletmesiyiz.

Eğitimci olarak nasıl baktınız, neleri gördünüz ve öngördünüz? Ve bunları okullarınızda nasıl hayata geçirdiniz?

Öğrenmenin de çalışmanın da bir biyolojisi, psikolojisi, sosyolojisi, ekonomisi olduğunu gördüm. Eğitimci olmak hayata gözlerini, kulaklarını, kalbini, zihnini dört açarak bakmaktır. Bu noktada Kültür Koleji’ndeki öğrencilere ve öğretmenlere eğitimin yalnızca müfredattan ibaret olmadığını farklı etkinliklerle aktarmaya çalıştım. 

Öğretmenlerin hizmet içi eğitimlerine disiplinler arası bir yapı kazandırmak en büyük amacımdı. Yalnızca müfredat bilgilerini ya da pedagojik yönlerini değil sanat ve kültür yönünü de besleyen etkinliklere odaklandık. Eğitimi sınıfın içinde yaşama yaydık. Kültür’de 1965’ten sonra neredeyse her etkinlik ister bir konser olsun ya da resim sergisi olsun, ister bir hizmet içi eğitim, öğretmenin çok yönlü bakışını geliştirmek üzere tasarlandı ve sunuldu.

‘Öğrenci sayımız 16 bine ulaştı’

Bugün itibarıyla İKÜ’de kaç öğrenci eğitim alıyor ve kaç öğretmen eğitim veriyor?

Bugün İstanbul Kültür Üniversitesi’nin öğrenci sayısı 16 bine yaklaştı. Akademik kadro sayımız ise 750 civarında. Akademisyenin yetişmesi, K12 düzeyindeki öğretmen eğitiminden biraz daha farklı bir sürece sahip. Bu noktada yüksek lisans ve doktorada burslarımızı, araştırma olanaklarımızı, bilim kariyerlerini şekillendirecek yurtdışı olanaklarını çeşitlendirmek için çalışan birimlerimiz var. Ancak öğretmen yetiştirmede şöyle bir misyonumuz var... 2011’den bu yana, Eğitim Fakültemizde öğretmen eğitimi konusunu özenle ele alıyoruz. Kültür Koleji, eğitim fakültemizde öğretmen eğitiminin bir laboratuvarı olarak hizmet veriyor.

Aile ve kültür

Gelişen ve değişen dünyada eğitimi bir bilim olarak ele alan İKÜ’nün başarısı ailece, kolektif bir emeğin de ürünü. Son olarak bu güç birliğini, misyonu anlatır mısınız?

Kültür, hizmet alanı eğitim olan bir aile işletmesi. Dolayısıyla aile üyelerinin; eşimin, kızlarımın, yetişmekte olan dördüncü kuşağımızın; torunlarımın verdiğimiz hizmete, eğitimin ve işletmenin gereklerine ilişkin bilinçleri bugün geldiğimiz noktada belirleyicidir. 

Ben birinci kuşak olarak kurucu ve girişimciyim. Ancak Kültür bir eğitim işletmesi olarak sürdürülebilirliğin tılsımını kızlarım Ful, Lale ve Bahar’a borçludur. Her biri ayrı bir akademik eğitime sahip olan kızlarım gün sonunda; bilgilerini ve ilgilerini Kültür’ün geleceğine gönüllülükle kanalize ettiler. 
Özel sektör deneyimlerini ve akademik bilgilerini Kültür’e heyecanla uyarladılar. Yöneticilik pozisyonlarının yanı sıra dördüncü kuşağa da örnek olma sorumluluklarını hakkıyla yerine getirdiklerini söyleyebilirim. Kültür’ün temel taşları diyebileceğimiz; “Emeğe saygı, Atatürk İlke ve Devrimlerine bağlılık, İnsan sevgisi” gibi başlıklardaki kararlı ve tavizsiz duruşları benim için gurur verici.

Sorunuzun özüne dönersek, iki misyondan söz edebilirim: Aile işletmemizin misyonu; ailenin duygusallığı ile işletmenin realitesini her zaman korumak. Bir eğitim kurumu olduğumuz için yalnızca ekonomik varlığımızın sürdürülmesine odaklanmamız mümkün değil. Bu noktada okullarımızın yönetiminde aile ve işletme bilimi kadar bir başka bilim dalının, eğitbilimin gereklerini de yerine getirmek misyonumuzun bir parçası. 

Okullarımızın misyonu ise Cumhuriyet kazanımlarını özümsemiş, içselleştirmiş, aklın aydınlığına, emeğe, bilime, araştırmaya saygı duyan, toplumsal duyarlılığı yüksek Kültürlü nesilleri yetiştirmek. 

Son olarak şunu eklemek isterim: Emek-yoğun bir alan olan eğitim; bir ekip işidir. Aile, yönetim elbette ki önemli ancak 60 yıllık Kültür markası binlerce anne babanın, çalışanlarımızın, ailelerin, öğrencilerinin, mezunlarının emeğiyle inşa edilmiştir. 

Başında da söylediğim gibi Kültür insan odaklı bir işletmedir. İnsana, kültüre olan tutkumuzu ve inancımızı paylaşan insanlarla bugünlere geldik ve geleceğe de böyle devam edeceğiz.

Devrim niteliğinde hizmetler

Fahamettin Akıngüç, 1960 ve 1985 yıllarında iki dönem Özel Okullar Derneği Başkanlığı yaptı. Ülkede eğitim alanında devrim niteliğinde hizmetlerde bulundu. İlk görev aldığı yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı ile özel okulların işletme bilimi ilkeleriyle yönetimini ve denetimini sağlayacak başlıklarda ortak çalışmalar yaptı. 1965’te bu çalışmaların bir ürünü olarak Özel Okullar Yasası’nın çıkmasına ve Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile de görevlendirme koşullarından sözleşme esasları ve özlük haklarına kadar ihtiyaç olan tüm başlıklarda düzenlemelere gidilmesine katkı koydu. 1985’teki ikinci başkanlık döneminde katkı koyduğu bir diğer önemli hizmet ise; tüm özel okulları kapsayan bir sınav sisteminin kurulmasının sağlanmasıydı.


Son Güncelleme Tarihi: Per, 18/04/2019 - 16:53