Skip to main content

Türk Mevsimi'nde medeniyetler buluşması | Menekşe Tokyay | Referans

2005 yılında Türkiye ve İspanya'nın öncülüğünde hayata geçirilen bir Birleşmiş Milletler girişimi olan Medeniyetler İttifakı, günümüzde gelinen aşamada medeniyetler çatışması tezinin olumsuzlanması ve çağın koşullarına daha uygun ve etkin...

2005 yılında Türkiye ve İspanya'nın öncülüğünde hayata geçirilen bir Birleşmiş Milletler girişimi olan Medeniyetler İttifakı, günümüzde gelinen aşamada medeniyetler çatışması tezinin olumsuzlanması ve çağın koşullarına daha uygun ve etkin çözümler üretilmesi yönünde siyasi içerikli bir proje olarak adından söz ettirmektedir. 

Kültürler ve medeniyetler arasında hoşgörü ve diyalog ortamının geliştirilmesi, işbirliği zeminlerinin yaratılması, mevcut veya olası çatışmaların akılcıl çözümüne katkıda bulunulması hedefleriyle yola çıkan bu proje, eski Portekiz Cumhurbaşkanı Jorge Sampaio liderliğinde, dinamik bir yapıda ilerlemekte; İslam dünyası ve Batı arasında medeniyet köprüleri kurulmasına öncelik vermektedir. 

Öte yandan, Paris'te geçen yıl bugünlerde düzenlenen oldukça görkemli bir zirveyle temelleri atılan ve daha önce geliştirilmiş benzer projelerin (Avrupa-Akdeniz Ortaklığı) son aşaması olarak kabul edilen "Akdeniz İçin Birlik Projesi" (Union for Mediterranean), Avrupa Birliği üyeleri ile Avrupa Birliği'ne üye olmayan Akdeniz ülkelerini tek bir birlik çatısı altında birleştirmeyi amaçlıyor. Ancak birinci yılını doldurmasına rağmen, halen projenin hedefi ve yönelimleri konusundaki tartışmalar sürmekte... 

Kültürel çeşitlilik

Bu genel arka plan bilgisini vermemdeki ana sebepse, İstanbul Kültür Üniversitesi/Küresel Siyasal Eğilimler Merkezi (İKU/GPoT) olarak, Fransa'nın en prestijli üniversiteleri arasında adından sıkça söz ettiren Ecole Normale Supérieure işbirliğinde, 11 Temmuz günü Paris'te düzenlediğimiz konferansın ("Medeniyetler İttifakı ve Akdeniz Birliği: Birbirine Rakip veya Tamamlayıcı İki Süreç?") başlıca çıktılarından söz etmekti. Temmuz ayı başında Fransa'da başlayan ve 9 ay sürecek olan "Türk Mevsimi" çerçevesindeki ilk konferans olan (Fransızların deyişiyle "débat d'idées", Türkçeleştirildiğinde "fikirlerin tartışılması") bu etkinlik, temel olarak Medeniyetler İttifakı ve Akdeniz Birliği'nin birbiriyle çatışan veya birbirini tamamlayan iki süreç olmasına dair bir ortak akıl yaratmaya odaklandı. 

Açılış konuşmasını Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi ve eski Portekiz Cumhurbaşkanı Jorge Sampaio'nun yaptığı konferansa, Türkiye ve Fransa'dan oldukça değerli akademisyenler, gazeteciler ve diplomatlar katıldı.
Diğer yandan, Türkiye-AB tam üyelik sürecinde sıklıkla gündeme gelen "kültürel çeşitlilik", "medeniyetler" gibi kilit kavramların da masaya yatırılması ve Türkiye'nin AB serüvenini biçimlendiren ana aktörlerden biri olan Fransa'nın bu kavramlar düzlemindeki yerinin sorgulanması da mümkün oldu. Medeniyetler arasında oluşacak her türlü sinerji ve işbirliği ortamının Türkiye-AB ilişkilerini de daha iyi bir dinamiğe yönlendireceği varsayımının biçimlendirdiği konuşmalardaki en önemli eklemlenme noktası ise -konuşmacılardan değerli akademisyen Fuat Keyman'ın da tanımıyla- sosyal ve tarihsel bir gerçeklik olan küreselleşmenin Medeniyetler İttifakı ve Akdeniz Birliği gibi süreçler üzerindeki belirleyici rolü oldu. 

Giderek çok kutuplu ve çok merkezli bir görünüme bürünen dünyanın karşılaştığı güncel sorunlar, küresel yönetişim gerekliliğini vurgulamaktadır. Ancak küresel yönetişimin küresel düzlemde kabul edilebilir ve yönetmeyi hedeflediği alt kümeleri kucaklayıcı bir strateji üzerine temellenmesi gerekmektedir. Sosyal Bilimler Yüksek Okulu (EHESS) Araştırma Direktörü ve siyaset bilimci Olivier Roy'un konuşmasında önemle vurguladığı gibi, Akdeniz Bölgesi'ne aidiyeti ve bu aidiyet üzerine temellenen Akdenizlilik bağını Avrupa bağı üzerine çıkaran bir siyasi girişim, jeostratejik açıdan gerekli rasyonaliteye sahip olamamakta; bu yüzden de bu projenin sosyal ve siyasi düzeydeki kabul edilebilirliği geçen bir yıla rağmen henüz sağlanamamaktadır.

Hayali sınırlar kalkarsa

Projenin mimarlarından Sarkozy bile G-8 zirvesi sırasında düzenlediği basın toplantısında, projeyi cumhurbaşkanlığına dair bir hatıra olarak gördüğünü belirttiyse, projenin geleceğine dair pek fazla umutlanmamak, belki de en yerinde tercih gibi görünmekte. 

Öte yandan, Medeniyetler İttifakı Projesi'nin Akdeniz Birliği girişimine kıyasla gelecek için daha iyimser bir tablo sunduğuna dair izlenim edindiğim bu konferansta, medeniyetlerin özellikle Akdeniz havzasındaki buluşmalarının ve sosyolog-yazar-akademisyen Ali Bayramoğlu'nun da çok güzel ifadesiyle "bu buluşmaların doğasından kaynaklanan karşılıklı konuşma fırsatları"nın araştırılması, farklı modellerin ortaya atıldığı günümüzde medeniyetlerde olduğu gibi, bireysel düzeyde de bir farklılaşma ve yeni bir sübjektivasyon için araştırma odakları oluşturuyor. 

Sunumu esnasında Fransız siyaset bilimci Jean-François Bayart'ın da belirttiği gibi zihinlerde süregelen kimliksel ve hayali sınırları kaldırdıkça, medeniyetlerle ilişkilendirilmiş stereotipleri değiştirdikçe, medeniyetlerin küresel düzlemde oluşturduğu değerler sisteminde de bir oynama, dönüşme süreci yaşanacaktır. Medeniyetlerin ittifakı ve Avrupa Birliği üst kimliği de ancak böyle bir temelden yola çıkarak anlam kazanacak; kendilerini tanımladıkları değerler daha anlamlı ölçütlere (Bayart'ın tabiriyle "critères de bon sens") dayanmaya başlayacaktır. Bu da örneğin AB'nin coğrafi sınırlarına Kıbrıs'tan daha yakın olan Türkiye'nin üyelik sürecini daha çağdaş ölçütler temelinde algılama yolunu açacaktır. 

Fransa'nın büyük şairlerinden ve sürrealizm akımının kurucularından Paul Eluard'a kulak verelim: "Rastlantılar yoktur; buluşmalar vardır sadece..." Umarım, Paris'te ENS'nin tarih kokan koridorlarından geçerek ulaştığımız konferans salonundaki buluşma da medeniyetlerin ve Fransız-Türk aydınların ittifakını güçlendirecek önemli bir esin kaynağı olur. Her ne kadar Einstein, "Önyargıları kırmak atomu parçalamaktan daha zordur" dese de atomları bazen salt düşünce gücüyle ve bireysel düzeyde kırabilmek ancak bu tür etkinliklerle mümkün olabiliyor.