Skip to main content
Covid-19 Salgını ve Çin'in Uluslararası Hukuk Açısından Sorumluluğu

Opinion | Deniz Baran — Covid-19 Salgını ve Çin'in Uluslararası Hukuk Açısından Sorumluluğu

Giriş

ABD Başkanı Donald Trump’ın son dönemlerdeki beyanlarında küresel çapta etkili olan COVID-19 salgınını “Çin virüsü” olarak nitelemekte ısrar etmesi kimilerince ırkçılık addedilerek sert bir şekilde eleştirilirken, Çin’e farklı sebeplerden ötürü öfkeli kimi kesimlerce de destekleniyor. Trump’ın böyle bir söylemi benimsemesindeki niyeti ve söylemin doğruluğu-yanlışlığı bir tarafa, Çin yönetimine mevcut salgın bağlamında öfke duyan veya en azından ciddi eleştiriler yönelten kesimlerin haklılıkları göz ardı edilemez. Zira  salgının ilk ortaya çıktığı dönemde Çin’in sorumlu bir yönetim sergilememiş olması, bu virüsü Çin virüsü yapmasa da Çin’in ihmalleriyle dünyaya yayılmış bir virüs hâline kesinlikle getiriyor. Bu sebeple, Georgetown Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler profesörü olan Paul Miller’ın Foreign Policy’deki yazısında yaptığı şu tespite katılmamak güç: COVID-19 salgınının siyasi boyutunu görmezden gelmek, Çin’deki “yetersiz, art niyetli veya yozlaşmış” politikacıların bu salgının küresel çapta sarsıcı bir hâle gelmesi noktasındaki etkisini görmezden gelmek anlamına gelecektir.

Çinli karar alıcıların üst üste attığı yanlış adımlar, salgının tüm dünyayı saracak şekilde kontrolden çıkmasında önemli bir etken oldu. Öyle ki karşımızda American Enterprise Institute’ten Danielle Pletka’nın, “Çin Devlet Başkanı’nın önceliği risk altındaki hayatlar veya virüsün kontrol altına alınması değil, kendisinin ve ülkesinin itibarı, küresel tedarik zincirindeki konumu ve iktidar üzerindeki kontrolüydü” iddiasını haklı çıkaracak bir tablo duruyor. Kısacası, COVID-19 salgını bir boyutuyla kötü yönetimin neticesi.

 

Ancak günümüz uluslararası hukuku devletlerin kamu sağlığı konusunda kendi ülke sınırlarını aşacak düzeyde sorumlu davranmasını, şeffaf olmasını, ilgili verileri paylaşmasını ve iş birliği içerisinde olmasını gerekli kılıyor. Bir başka deyişle, “kötü yönetime” cevaz vermiyor. Uluslararası bulaşıcı hastalıkların yönetimi gibi konulardaki kötü yönetim uygulamaları artık sadece bir siyasi ya da ahlaki sorumluluğun ihlâli olmakla sınırlı değil, teknik olarak hukuki sorumluluğa da yol açabiliyor. Uluslararası hukukun bu yöndeki gelişimi, uluslararası toplumun nükleer santral kazalarından, SARS gibi başkaca bulaşıcı hastalık salgınlarına kadar bu zamana kadar yaşadığı bir dizi acı tecrübenin sonucu. Dolayısıyla, Çin’in COVID-19 salgını sebebiyle uluslararası hukuku ihlâl edip etmediği ve bir uluslararası sorumluluğunun doğup doğmayacağı tartışmaları son derece yerinde. Bu yazının amacı da bu tartışmaları gündeme getirmek olacak.

 

Yazının devamını okumak için tıklayınız